Aydın Çevre ve Kültür Derneği basın açıklamasında 

" Bildiğiniz gibi bundan üç gün önce ülkemizin değil dünyanın en büyük çevre felaketi Erzincan İliç çöpler mevkide yaşandı. Siyanürlü toprak kaymasıyla dokuz işçi emekçi kardeşimizin kullandığı dozer ve kepçeleriyle birlikte binlerce ton toprak altında kaldı. Toprak altında kalan insanlarımızın bir an önce çıkarılıp kurtarılmasını dileriz. Burada yaşanan çevre felaketi ben geliyorum derken bu çevre felaketini denetleyecek yetkililer ve kurumlar ne yaptı? Olayları gizledi. Bundan iki yıl öncede siyanürlü artık sularının toplama havuzuna taşıyan boruların patlaması sonucu binlerce ton siyanürlü su dereler yoluyla fırat nehrini İBŞBB adayı olarak ödüllendirmektedir. Mevcut iktidar tarafından 22 kere değiştirilen madencileri destekleyen maden ve çevre ihale yasalarıyla bu Kanada şirketi Anagolt ve Türk ortağı Çalık grubuna sınırsız imtiyazlar vererek çevreye ilişkin düzenlemeler göz ardı edilmiştir. Bu felakette göz göre göre gelişmiştir. Doğru Anadolunun GAP bölgesinin tarım toprakları yok edilmeye çalışılıyor. Burada sorumlu olan görevini yapmayan geçmişe dönük tüm sorumlu bakan çevre müdürlerini yetkilileri istifaya çağırıyoruz. Adelet önünde bu çevre felaketinin sorumlulularının yüce adelet önünde bir an önce vermelerini bekliyoruz. Bu çevre katliamını çığlık çığlıga duyuran ortaya çıkaran Sedat Cezayirli kardeşimizin gözaltına alınmasınıda ayrıca kınıyoruz. Erzincan İliç’te besleyen barajlara akarak büyük bir çevre felaketine yol açmıştı. Bu çevreyi kirletenlerden hiç kimsenin. Para cezası dışında ceza almadığını biliyoruz. Halbukü yasalarımızda çevreyi kirletmek ağır cezalık bir suç olduğu yazıyor.

En sonda bildiğiniz gibi üç gün öncede haberlerde seyrettiğimiz çevre felaketi yaşandı. Dünyanın en vahşi sömürge tipi siyanür altın üretimi dünyada yapılmazken bu şekilde siyanürlü altın madenciliği bırakılmışken ülkemizde 40 yakın siyanürlü vahşi altın madenciliğine yapılmaktadır. Bu tür siyanürlü atın madenciliği geçmiş iktidarlar aracılığıyla artarak desteklendi. En son bu Kanada Türk ortaklı şirkete çet gerek yok kararı veren İstanbul BŞBB Adayı Çevre Bakanı Murat kurum tarafında desteklenmiştir. Ve madenciler tarafından desteklenerek bugünde yaşananların bir benzerine. Ülkemizin her yerinde olduğu gibi güzel Aydınmızın her yerinde dağında ovasında yıllardır yaşanıyor. Aydın coğrafyasını yüzde 85 jeotermal maden res ges rezerv bölgesi ilan edilerek 900 yakın Jeotermal kuyular 35 yakın faliyet yürüten vahşi jeotermal santraler yeterince denetlenmediği için onlarca jeotermal patlama yaşandığını biliyoruz.

Germencik Elengülü, Efeler Yılmazköy ve Kuyucak Pamukörende yaşanan jeotermal patlamalar oldu. Jeotermal şirketler yüzlerce açılan jeotermal kuyuların ağır metali sularını çıkan hidrojen sülfürlü gazlarını çet yönetmelik dosyalarında yazılan ağırmetali sularını havaya suya toprağa bıramayacaklarını söylemlerine çet dosyalarında var olmasına rağmen. Çaylara derelere menderes nehrine döşedikleri borularla ağırmetali sularını bıraktılar. Bizlerde bu ağır metali sulanan bitkileri yiyoruz yediğimizi ağır metali ürünlerden dolayında kanser oluyoruz.

Biz çevreciler olarak bu çevreyi kirletenler hakkında suçduyurusu yapmamıza rağmen yetkililerin yeterince sorumlu davranmadığını gördük. Aynı şekilde yüzlerce sömürgecilik tipi açık vahşi madencilik, Res Ges yapılmasıyla yerleşim yerleri ormanlar akarsular yeratı sularımız nehirlerimiz gölleriniz denizlerimiz kullanılamaz hale getirilmektedir. Yetkili kurum ve bakanlıklarca verilen. Yüzbinlerce çet gerek yoktur, çet olumlu kararlarıyla. Adeta nefeslerimizide satmaya çalıştıklarını gördük. Adeta yer altı ve yer üstü kaynaklarımız vahşice yağmalanarak tüketilerek. Toz toprak haline getirilerek. Bedava sanayi emperyalis ülkelerinin ucuz hammade ihtiyacı karşılamaya çalışıldığını görüyoruz. Bölgemiz coğrafyamız içi boşaltılmış kaynakları tuketilmiş kara parçası haline getirilmeye çalışılıyor.

Yapılan garabet oto yollarla binlerce dönüm birinci sınıf tarım torağı yok edilerek tarım dışı bırakılmışken. Bu tüm yasa tanımaz prejelerin sonucunda jeotermallerden çıkan hidrojen sülfür gazları reanjekte ediyoruz diye yerin 2000,3000 metre rezerv yerine basılması gereken ağır metali sular yerin 300 hatta 200 metresine basılarak özrü kahatinden büyük yer altındaki tatlı su kanaklarıda kirlendiğinden içme ve kullanmada kullanılmaz hale geldiğini. Aydın devlet su işlerinin kurumunun Aydın Germencik yer altı su kanakları araştırmasında gördük. Yer altı suları artık içmeden tarımsal anlamda sulamada kullanılamaz hale gelmiştir. Bunların sorumlularını biliyoruz. Jeotermal santrallerin ağır metali sularını. Gizli gizli nehirlere saldıklarını. Ağır metali sular yeterince salan kurumların denetlenmediğini. Yapılan vahşi madenciliğin çevreye verdiği toz ve derelere bırakılan asitleri denetlenemediğini biliyoruz. Bu nedenlerden dolayı. Aydın kirlilikte ülkemizin en kirli ileri arasında 5 sırada yer almaktadır.

Bu kirlenmeyele birlikte kanser ve kalp dolaşım sistemi hastalıkları, astım, koha ve psikolojik bozukluklar itihar artmış. Türkiye ortalamasının beş katı olmuştur. İnsanlarımız bu hastalıklardan kırılırken bir avuç sermaye grupları gücüne hala güç kalmaktadır. Bu gidişe bir son vermek dur demek için şu ana kadar dünyada vaz geçilen siyanür vahşi Altın madenciliğinden şehirleri saran birinci sınıf tarım topraklarını yok eden vahşi jeotermal santralerin zarar veren tüm kurum ve kuruluşların sorumluları hakında hesap sorulsun. Bu verilen çevre zararlarına karşı göz yuman sözde yetkililer halkımızın vicdanlarda mahkûmdurlar. Birgün hakını hukukun adaletin yakalarına yapışacağını unutmasınlar.

Erzincan İliç Çöpler Mevkide faliyet yürüten. Siyanürlü altın madeni kapatılsın. Sedat Cezairli serbest bırakılsın. Aydının siyanürlü altın madeni işletmeciliği sayılan jeotermaller denetlensin.Aytık yeter diyoruz bir kuyu bir jeotermal santral daha açılmasın.Mevcut jeotermaller denetlensin diyoruz. Vahşi nadenciliğe rese,gese hayır. Yeter diyoruz. Aydının birinci sınıf kadim topraklarından bire elinizi çekin." ifadelerine yer verildi.