Bugun...


Basından Seçtiğimiz

facebook-paylas
Ülkede tüm taşlar yerinden oynadı, sarsıntı büyük: Finali gören Saray korkuyor
Tarih: 14-07-2025 20:30:00 Güncelleme: 14-07-2025 20:30:00


Erdoğan ve Bahçeli rejimi değiştirip yenisini inşa etmeye kalktı. Ufukları ve güçleri buna yetmedi. Kurdukları ucube ayaklarına dolandı. Başlattıkları ‘değişim’ rüzgârı iktidarlarını devirmek üzere.

Ülkede bir iki temel direk değil aynı anda tüm taşlar yerinden oynadı. Hiç kuşku yok ki bunun en önemli nedeni 16 Nisan sonrası kurulan rejimin varlığını sürdürme inadı. Bahçeli ve Erdoğan birlikteliği esas alınarak dikilen rejim Türkiye'ye çok dar geldi. Cumhur İttifakı durumu kavradığı andan itibaren ülkeyi sağından solundan çekiştirerek taşların yerine oturtabileceğini düşündü. İkilinin her müdahelesi daha çok sarsıntıya yol açtı. Ve sonuçta 100 yılı geride bırakan Cumhuriyet'te ayakta kalan hasarsız tek kolon kalmadı.

Bu sarsıntı sadece Cumhuriyet'in kurumlarıyla sınırlı kalmadı. Siyaseti de baştan aşağıya etkiledi.

AKP, slogan düzeyinde kalan kuru bir İslamcılıkla tüm ezberlerinden vaz geçti. Milli Görüşten gelen Filistin, Gazze, Kıbrıs, İslam İşbirliği, ağır sanayi hamlesi gibi kavramlar çok geride kaldı. Varsa yoksa rant ve Trump.

MHP'nin durumu daha da ilginç. Neredeyse 50 yıldır ipine sarıldığı Kürt karşıtlığı meselesinde yeni bir noktaya geldi ki parti tabanı hala kendine gelmiş durumda değil. Bahçeli'nin Öcalan'dan “PKK'nin kurucu lideri” diye bahsettiği her konuşma 50 yıllık öğrenilmiş ezberi yerle bir ediyor.

Bahçeli ve Erdoğan'ın Terörsüz Türkiye adını verdiği ve Öcalan'la ilerlettikleri süreç sadece iktidar cenahını etkilemiyor. Uzun yılladır Kürt siyasetinin şemsiyesi altında siyaset yapmaya alışan bazı sosyalist yapılar için de bir anlamda 'yol ayrımı' noktasına gelindiği söylenebilir.

Taşları yerinden oynatan rejim değişikliği hiç kuşku yok ki en çok CHP'yi etkiledi. Kurucusu olduğu ve bir anlamda bugüne kadar onu dokunulmaz yapan Cumhuriyet artık yok. Kurulan ve kalıcı olarak inşa edilmeye çalışılan rejim, CHP'yi yok edilmesi gereken düşman olarak kodladı. CHP'ye “ya teslim ol ya yok ol” dışında farklı bir seçenek sunulmaması partinin politik hattında önemli değişikliğe yol açtı. Sistemi koruyan, muhafaza etmeye alışan bir partinden, varolmak için mücadele etmek zorunda olan kalan partiye dönüştü.

HALK VAZGEÇTİ

Rejimin ekonomik ve siyasal tercihleri toplumsal dengeleri de alt üst etti. Erdoğan'ın en büyük destekçisi konumunda olan, oy deposu olarak gördüğü emekliler ve üreticiler son 10 yılda hızla yoksullaştı. Yardım almadan yaşayamaz hale geldi. Emekliler toplumun en dibinde. Milyonlarcası 20 bin liranın altında yaşamaya çalışıyor. Gıda, ulaşım ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda.

Üreticiler de benzer süreç yaşıyor. Maliyetleri karşılamakta zorlanarak üretiyorlar ve sürekli borçlanıyorlar. Emekliler ve üreticiler yaşadıklarının geçici bir durum olmadığının farkında. Bu yüzden artık statükonun değil arayışın tarafına doğru meyil ediyorlar.

Kadınlar ve gençlerin durumu ise çok daha başka. Büyük çoğunluğu rejimin uygulamalarını yaşamlarına direkt bir tehdit olarak görüyorlar. Bu nedenle de mücadelenin en önüne onlar geçmiş durumda.

DEĞİŞİM BAŞLAYINCA...

Erdoğan ve Bahçeli ortaklığıyla kurulan rejimle Cumhuriyet'in son kalıntılarını da ortadan kaldırmayı kendi deyimleriyle parantezi kapatmayı hedeflediler. Topyekun değişim için düğmeye basıldı.

Yeni rejimin ilk siyasal çıktısı Meclis'in devre dışı kalması oldu. Halk ile Saray arasında aşılamaz duvarlar inşa edildi. Yargı iktidarın elinde bir aparattan silaha dönüştü. Her şey tüm kaynaklar ve zenginlik Saray'a sıkıştı. Bu duruma geniş halk kesimi için buhrana dönüşen ekonomik kriz de eklenince yönetilmesi imkansız bir “değişim” süreci yaşanmaya başladı.

Halkın değişim isteği ve iradesi televizyon kumandası değildir. İstediğinizde başlatıp istediğinizde durduramazsın. İşte tam da burada iktidarı büyük bir korku aldı. Çünkü başlattığı göstermelik değişim süreci gerçek taleplerle buluşunca Saray düzeni için tehdit olmaya başladı.

SOKAK TEDİRGİNLİĞİ

Türkiye'nin 19 Mart sonrası girdiği süreç halkın uzun süredir ısrar ettiği değişim talebinden bağımsız düşünülürse eksik kalır. Halkın sert tepkisinin arkasında iktidar dair, sandıkla gerçekleşecek bir değişime darbe yaptı algısının güçlü bir şekilde var olması yatıyor. Bu yüzdendir ki İmamoğlu ve İBB'ye yönelik operasyon demokrasiye yönelik darbe muamelesi gördü, görmeye devam ediyor.

Aradan geçen yaklaşık dört aylık süreç bu kanaati güçlendirip, itirazı kalıcı hale getiren bir dizi gelişmeyi beraberinde getirdi. İktidar blokunun 10 yıl öncesinden böbürlenerek başlattığı “sözde değişim” süreci bumerang gibi kendine yönelince panikledi.

Halk bu rejime karşı sonsuz bir öfke duyuyor. Değiştirilmesi, hayatından ilk çıkarılması gerekenler listesinde açık ara ilk sırada.

Evet iktidar kendi koltuğunu sağlamlaştırmak için tüm taşları yerinden oynatmaya kalktı. Ama öyle bir noktaya geldi ki her hamleleri kendi elleriyle kurdukları müesses nizamı tehdit eden sarsıntılara yol açıyor.

Bu yüzden eylemli ve örgütlü bir muhalefet hattına dönüşme ihtimali giderek güçlenen itirazlardan ödü kopuyor. Bugün için toplumun büyük kesiminin arkasına dizildiği “seni istemiyoruz” cephesinin yeni bir Türkiye kurma iradesine dönüşmesi kabusları olmuş durumda.

O yüzden elleri Kürt hareketi ve CHP dahil sürekli muhalefetin içinde.

Tüm bu toz bulutunun içine dikkatli bakınca iktidarın bu hamlesi için geç kaldığını söylemek mümkün. Halkın yüzde 70'inin kulağı sadece “bu düzen değişsin” diyenleri duyuyor. Diğerlerine bütünüyle kapandı.

İktidar istemeden de olsa 'Değişim Cin'ini şişeden çıkardı. İlk değişecek olan da onların iktidarı olacak gibi duruyor.

 

https://www.birgun.net/makale/ulkede-tum-taslar-yerinden-oynadi-sarsinti-buyuk-finali-goren-saray-korkuyor-637289





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI