Bugun...


Basından Seçtiğimiz

facebook-paylas
19 Mart darbe sürecinde yeni bir aşama; adaydan sonra sıra partide mi?
Tarih: 04-09-2025 22:17:00 Güncelleme: 04-09-2025 22:17:00


İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çalışma arkadaşlarıyla 19 Mart’ta gözaltına alınmasının ve akabinde tutuklanmasının ardından dalağa dalga gelen operasyonlara karşın henüz hala ortaya bir iddianame bile konulamamışken sıra şimdi ön seçimde, ardından meclis grubunda resmen kendisini cumhurbaşkanı adayı yapan partisine, CHP’ye geldi! Müstakbel cumhurbaşkanı olan rakibini içeri tık, partisini de kapatmaya da aklından geçirsen bile cüret edemediğin için iğdiş etmeye kalk! Bunun da adı ‘demokrasi’ öyle mi?!.

ERDOĞAN ASLINDA AÇIK SÖZLÜ BİRİ

Yürütmenin başı aslında açık sözlü; çok önceleri, zamanında çıtlatmıştı “demokrasi-tramvay” metaforu ile demokrasiden ne anladığını. İşine gelene, iktidara yerleşene ve erke hakim olana kadar demokrasi; ondan sonra otokrasi!

AK Parti-MHP ortaklığı açıkça, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden bu yana, hatta daha da öncesinden başlayarak adım adım rekabetçi seçimden uzaklaşıyor ve hep kazanacağı seçimlerle iktidarını ilelebet sürdürmeye yönelik bir pozisyon alıyor. 2015 tekrar seçimi, 2019 İBB seçimlerinin yenilenmesi gibi adımlar birer fragmandı anlaşılan. Erdoğan, 2023’te seçimler Kılıçdaroğlu gibi uygun bir rakip karşısında bile ikinci tura kalıp az farkla kazanınca gemi azıya aldı zahar. Şimdi bir kazaya uğramadan göstermelik bir seçimi kazanıp bir beş yıl daha almak istiyor.

ERDOĞAN’IN GÖRDÜKLERİ VE PANİKLEDİĞİ BİRKAÇ AY

Erdoğan, şunları gördü 2023 cumhurbaşkanı seçiminden sonra: 1)CHP 38. Olağan Kurultayı, Erdoğan-Kılıçdaroğlu suni dengesini bozdu! 2)Akabinde yapılan yerel seçimlerde CHP, cam tavanı kırarak oylarını yüzde 22’lerden 38’e çıkararak 47 yıl sonra birinci parti oldu, yönettiği belediyelerin sayısına 400’ün üzerine çıkardı. İlave büyükşehirler ve çok sayıda il ve ilçe belediyesi kazandı. 3)Bu tablo ile CHP adeta ülkede bir “ikili iktidar” iklimi oluşturdu.

Paniğe kapılan Erdoğan, zaman kazanmak için önce CHP’yle diyaloga girdi. Daha doğrusu girer gibi yaptı. CHP yönetimi buna şunun için izin verdi; yerel seçimde AK Parti seçmeninin yüzde 10’u CHP’ye oy vermişti ve bunun daha fazla artması mümkündü. Oy transformasyonu için diyalogu yararlı gördü Özel ve arkadaşları. Bence o zaman bu doğruydu. (Nitekim 19 Mart darbesi ve ardından gelişen süreçte yapılan araştırmalar gösteriyor ki, AK Parti seçmeninin yüzde 30’u, MHP seçmeninin ise yüzde 45’i İmamoğlu ve arkadaşlarına yapılanlar reva görülmüyor.

AKLI FİKRİ YENİDEN “ERDOĞAN-KILIÇDAROĞLU SUNİ DENGESİ”

Yargıyı ‘sopa’ olarak kullanan iktidar, İmamoğlu ve belediyelerden sonra özellikle partinin kuruluş yıldönümüne endeksli program çalıştayı ve diğer etkinlikleri sabote etme niyetiyle de İstanbul kararını bir Asliye Hukuk Mahkemesi üzerinden sağladı! Partilerle ilgili kararlar YSK ve bağlı il ve ilçe seçim kurulları; dahası Anayasa Mahkemesi varken Asliye Hukuk'a mı kaldı? Bunun ötesi 15 Eylül’deki davada akıllarındaki malum kararı mı almak? İktidar bunu aklından geçirse de pratiğe dökmemeli… Dökerse esaslı bir çizik yer memleketin bütün namuslu seçmenlerinden yarın öbür gün seçimlerde. İmamoğlu-Özel ittifakının işaret edeceği aday daha da büyük farkla cumhurbaşkanı seçilir. O kadar da yapamamalı bu iktidar… Memleketin namuslu bütün insanları demokrasiye esaslı bir darbe oluşturacak ve 19 Mart darbesini ileri bir aşamaya sıçratacak bu hevese karşı ayağa kalkacaktır, kalkmalıdır, demokratik tepkisini her meşru yoldan göstermeli ve anayasal bir direniş hattını oluşturmalıdır.

Özetle, Erdoğan, yeniden “Erdoğan-Kılıçdaroğlu suni dengesi” kurmak istiyor aklı sıra ve bu nedenle cam tavanı kıran CHP yerine cam tavana hapsolan bir CHP arzu ediyor. CHP’nin, memleketin bütün namuslu insanlarının, bütün CHP’lilerin ve muhalif unsurların görevi ise CHP’yi bir milim geriye düşürmeden daha da ileriye taşımak bugün gelinen noktada. CHP’nin birkaç aymaz dışında birlik ve bütünlüğünü gözünü sakınır gibi sakınmak. CHP, yeni iktidarın adıdır bugün, Atatürk Türkiye’sinin sigortasıdır. Yeniden memleketi fabrika ayarlarına döndürecek iradedir.

DP, 1960 öncesinde iktidara yaklaşan ve teveccüh gören CHP’yi TBMM’de kurduğu Tahkikat Komisyonu marifetiyle kapatmak istemiş, başarılı olamamıştı. Şimdi de Erdoğan’ın hedefi iktidar adayı olan CHP’yi iğdiş etmek, kayyıma teslim etmek! CHP, kongrede, kurultayda seçilenlerin elinden alınıp kontrol altındaki yargının atadıklarına teslim edilmek isteniyor! Bu bağlamda İstanbul kararını alanlara, kayyım olmayı kabul edenlere yazıklar olsun…

2008’DEKİ ERDOĞAN

Ertuğrul Özkök, önceki günkü yazısında 30 Temmuz 2008’deki AK Parti’ye yönelik Anayasa Mahkemesi’nde görülen kapatma davasını mercek altına aldı.             Özkök’ün belirttiği gibi, Anayasa Mahkemesi üyeleri memleketi bir demokrasi ayıbından, yargı yoluyla bir darbeden kurtardılar partiyi kapatmayarak. O gün AK Parti hakkında bir kapatma kararı çıksaydı, 2002 ve 2007’de üst üste iki seçim kazanan AK Parti iktidarı son bulacaktı.

Öncesi de var. Erdoğan, AK Parti genel başkanıydı ama milletvekili değildi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal aslanlar gibi çıkıp demokrasi adına bir adım attı; Siirt’te ara seçim yaptırıp Erdoğan’ın milletvekili olmasının ve başbakanlığı üstlenmesinin önünü açtı.

Yeniden 30 Temmuz 2008’e dönelim ve Erdoğan’ın o günlerde Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerine ne dediklerine bakalım; Özkök’ten aktarıyorum:

-“Bu kararla sadece AK Parti değil, Türkiye de büyük bir haksızlıktan kurtuldu.”

-"Böylece demokrasimiz büyük ayıpla yaşamak zorunda bırakılmadı."

-"Millet iradesi, yargıyla karşı karşıya getirilmedi."  

-"Demokrasimiz ve hukuk sistemimiz bu sınavdan birlikte güçlenerek çıkma fırsatı yakaladı."

 -"Mahkemenin bu kararı millet iradesine saygı açısından olumlu olmuştur.”

-"Milletimizin demokrasiye olan inancı bir kez daha teyit edilmiştir"

 -"Siyaset, sorunları çözme yeridir. Demokratik hukuk devleti içinde yolumuza devam edeceğiz."

-"Ayrıca, bu karar Türkiye'nin normalleşmesine katkı sağlayacacaktır."

ŞİMDİKİ ERDOĞAN

Evet, 30 Temmuz 2008’de yukarıdaki cümleleri kuran Erdoğan’dı, başkası değil. Ya şimdiki Erdoğan? Serbest seçimi, rekabetçi siyasi süreçleri, demokrasiyi sakatlamak isteyen, askeri darbe ortamlarındaki uygulamaları çağrıştıran adılar atan bir Erdoğan var… Trump’a yaslanan, Putin’den esinlenen bir Erdoğan var… Ulus devlete, onun başlıca ve artık yegane koruyucusu CHP’ye adeta savaş açan bir Erdoğan var.

CHP’NİN KÖKLERİ SAĞLAM

Ancak, bu böyle gitmez… Türkiye’nin 150 yılı aşan parlamentocu demokrasi geleneğine yaslanan, Türklerin binlerce yıllık şura-kurultay geleneğini sürdüren, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden, Kurtuluş Savaşı’nın ateşinin içinden gelen; Erzurum ve Sivas Kongrelerinden gelen CHP yenilmez! CHP, 2002’de Erdoğan’ın ‘ham yaptığı’ ne ANAP ne de DYP! CHP ne Mumcu’ların, ne Ağar’ların rolünü oynayacak aktörlere izin verir.

 

https://www.muhalif.com.tr/kose-yazisi/4588/19-mart-darbe-surecinde-yeni-bir-asama-adaydan-sonra-sira-partide-mi





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI