·KÖŞEYE SIKIŞTILAR

TARİH BİR K EZ DAHA TEKERRÜR ETTİ
Yaz yaz bitmiyor.
Bu kez sahne İsveç’ de kuruldu.
"Tamam!" diyorlar!
"Söz, bi daha yapmayacağız!" diyorlar amaaa duramıyorlar.
İsveç’ de yapılan son gösterilerden bahsediyorum; bu hareket Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yapılmıştır ve şiddetle kınıyorum.
Yarın NATO’ ya girdiğinde başına bişey gelse Türkiye Cumhuriyeti ordusu seni düştüğün çukurdan çıkaracak.
Peki, bu olanlar!
Bunları unutacak mıyız?
Önceden bu konuyla ilgili yazdığım yazılarımı vaktiniz varsa okumanızı isterim.
*********?
Nasıl da hararetli tartışıyorlar!
"İsveç ve Finlandiya NATO’ya alınsın mı, alınmasın mı?"
Kilit ülke TÜRKİYE
Tam 30 üyeli bir savunma paktı olan NATO’ya giriş hikayemizi ekte sunduğum 2017 yılında yazdığım aynı zamanda KÖŞEYE SIKIŞANLAR kitabımda yer alan köşe yazımda anlaşılır bir şekilde değerlendirniştim.
Gelelim bugüne:
Pandeminin yol açtığı iki yıllık duraklama sürecini geride bırakmaya ve yol açtığı yıkımı telafi etmeye hazırlanırken patlak veren RUSYA-UKRAYNA savaşı bütün dengeleri alt üst etti.
Orada Rusya’nın derdi; Ukrayna’nın NATO’ya girmek istemesi ve Rusya’nın buna
"Burnumun dibinde ABD ve NATO Bayrağı istemiyorum ve bunu bir güvenlik tehtidi olarak algılıyorum!" demesiydi.
Daha savaş bitmeden, sınırdaşı Finlandiya ve Baltık hakimi İsveç de aynı söylemi gündemlerine taşıdılar.
"Biz de NATO şemsiyesi altına girmek istiyoruz"
İyi de nasıl olcek bu
Tüm üyelerin oy birliğiyle!
Yani; 29 ülke ve Türkiye’nin bu teklifi onaylamasıyla
Bir telaş, bir telaş
"Yahu biz bunu hiç düşünmemiştik
"
Öyle ya, varlığınızı terör turizmine borçlusunuz, dünyadaki tüm teröristlerin rahatlıkla sığınabileceği güvenli bir limansınız!
Bunu yaparken de sözüm ona "ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİ" gömleğini giyip piyar yapıyorsunuz
Sizi gidi kendini bilmezler sizi
Ne oldu?
Kendi ayağınızla kuyunun kenarına kadar geldiniz ve itip kaktığınız, düşmanlarıyla dost olduğunuz onlara aleni her tür yardımı yaptığınız bir ülkenin insafına kaldınız!
Eeeee... Allah’ın sopası yok kardeşim
Şimdi ne olacak?
Baştan iplemediler ama şimdi dank etti:
NATO’nun yolu TÜRKİYE’den geçer!
"Heyet gönderelim"
"Iııhhhh"
"Dışişleri Bakalarımız gelsin, konuşalım"
" Zahmet etmeyin
"
"Zamanında bizden istediğiniz teröristlerinizi iade edelim"
Evet, sonunda bu kıvama geldiler.
Daha ortada fol yok yumuta yokken sanki NATO’ya girmişler gibi içerdeki halk, yazar-çizer takımı ne diyor peki?
"Yani, şimdi biz NATO’ya girince (5. maddeyi kastederek) Türkleri mi savunacağız? Hayatta olmaazzz!"
Rezilliği görüyor musunuz?
Bizler duygusal insanlarız ama Devlet duygusal olmaz!
Hak ve menfaatleri doğrultusunda karar alır!
Ama ben derim ki
"Bu iş olacaksa bile, acık burunları sürtsün
Türkiye’nin de BAĞIMSIZ bir ülke olduğunu, başka ülkelerde yaşayanların da insan olduğunu bu sayede belki öğrenirler.
Belki öğrenirler; özgürlüğün başı boşluk olmadığını, başkalarının hak ve hukuk ve özgürlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini.
Belki öğrenirler;dünyada kendileriden başka İnsanların da var olduğunu kabul etmeyi.
Sagılarımla
Sebahat Karagöz
NATO ve TÜRKİYE NERDEN NEREYE?
Rusya İmparatorluğu’ nun 1917’ de gerçekleşen Büyük Ekim Devriminden sonra kurulan SSCB, sür’atle genişlemeye ve kendi ülkesinde kurduğu; eşitlik ilkesine dayandırdığı hak, hukuk, emek ve emperyalizm karşıtı diye nitelendirdirdiği rejimi önce komşu ülkelere ardından tüm Dünyaya yayma eğilimi gösterince,başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler bu durumdan rahatsız oluyor.
Onları durdurmanın yollarını aramaya başlıyorlar. Komünizm belasının dünyaya yayılmasından korkuyorlar çünkü.
Uzun süren çabalar sonucunda 4 Nisan 1949 yılında Wasington’da yapılan antlaşmayla bir birlik kuruyor, adını da NATO ( North Atlantik Treatly Organization) yani; Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü koyuyorlar.
O dönemde Avrupa’ nın güvenliği konusunda ABD çekimser davranışlar sergilediği için, öncelikli amaçları; Amerika’ nın, olası SSCB saldırları karşısında kendi taraflarında yer alması.
Diğer bir amaçları da, Almanya’ nın bölgeye tehdit oluşturmadan, yeniden silahlandırılmasını sağlamak.
Ortak bir savunma örgütü niteliğindeki kuruluşun bu anlamda ortaya koyduğu maddelerin en önemlileri, bugün hepimizin ana haber bültenlerinde sık sık duyduğumuz; 3-4 ve 5. maddeleridir.
Bu maddeler;" örgüte bağlı ülkelerden birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ve güvenliği tehlikeye girerse; diğer ülkeler bu harekete maruz kalmış kabul edilir ve anında toplu olarak müdahale hakları doğar." İçeriğinde.
Bunun üzerine SSCB de karşı atağa geçiyor ve Doğu bloğu ülkelerle birlik olup 1951 yılında Warşova Paktı’nı kuruyor.
Böylece, soğuk savaşın yol açtığı kutuplaşma giderek artıyor.
Canım Türkiye’m savaştan yeni çıkmış ve her anlamda zorluklar içinde kıvranırken Dünyada olup bitenlerin kendisini fazlasıyla yakından ilgilendirdiğinin farkında ama ne doğulu, ne batılı; arada sıkışıp kalmış adeta.
Aslında başından beri hep NATO hayali kurmuşuz ama bunu fiiliyata ancak Mayıs 1950’ de geçirmişiz. Sonuç: olumsuz.
Allah doğrunun yardımcısıdır hesabı: Haziran 1950’ de Kore Savaşı patlak verince bir fırsat yakalıyoruz ve üyesi olduğumuz BM bizden asker talep ediyor. İlk seferde tam 4500 askerimiz ile birlikte Kore’ye çıkartma yapıyor ve çok büyük başarılara imza atıyoruz. Neticede, Ağustos 1950’de müracaatımızı yeniliyoruz, kabul görüyor. veee....artık biz de 15 Eylül 1951 itibariyle NATO’nun bir üyesi oluyoruz.
Gel gelelim NATO’nun etkinliği yalnızca dış güvenlikle sınırlı kalmıyor.
Üye ülkelerde, yine özellikle son yıllarda tartışma programlarının en önemli konusu olan, ülkeler içinde gizli birimler, yani GLADYOLAR kuruluyor.
Bunların görevi insan fişlemekti ve hala birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kökü kazınmış değil.
1991 yılına gelindiğinde koca SSCB dağılıyor.
Artık NATO’nun yapacağı iş kalmadı diye düşünülürkeeenn... terör hortluyor.
Dağılma düşüncesi rafa kalkıyor:
’’NATO’ya üye ülkeler herhangi bir şekilde teröre maruz kalırsa, hemen diğer ülkeler yardıma koşacak!’’ diyerek yola devam kararı veriliyor.
11 Eylül sonrası ABD:’’ Bana saldırdılar ve saldırganlar Afganistan’da !’’ diye feryat ederek, asker isteyince; gözümüzü kırpmadan NATO ülkesi olmanın sorumluluğu ve bilinci içinde, yüce Amerika’nın çıkarları için Mehmetciklerimizi oraya gönderiyoruz!
Terör gün geçtikçe azıyor, azıyor ve sınırlarımıza dayanıyor.
Ortaklarımız, kesinlikle onlara müdahale etmemiz konusunda uyarılarda bulunuyor ve ’’Sakın ha, sakınnn! Oturun oturduğunuz yerde!!’’ diyorlar ve biz söz dinliyoruz!
Saldırılar sınırımızı aşıp, asker ve sivillerimizi hedef aldığı halde hala NATO müdahale etmiyor ve sanki:’’Git kardeşim kendi işini kendin gör!’’ der gibi umursamıyor.
"Ama..ama... 3. 4. 5. Madde?""
Paramızla silah istiyoruz,’’Hayııırrr! yok kardeşim sana silah, milah!!’’ diyorlar.
Bıçak kemiğe dayanınca, kendi kendimize karar verip, sınır dışı harekat başlatıyoruz, bir bakıyoruz ki ne görelim:
’’ Aaa..karşımızdakiler bizim müttefiklerimiz,NATO’daki dostlarımızzz!’’
Hemen ardından,geçen hafta Norveç’te yapılan NATO tatbikatında alçakça, haince, sinsice;Kurucu Liderimiz M.KEMAL ATATÜRK ve Cumhurbaşkanımız R.TAYYİP ERDOĞAN’ı düşman ülke yöneticisi olarak hedef tahtasına koyuyorlar.
Farkına varıp ortalığı ayağa kaldırınca, özürlerin ardı arkası kesilmiyor:
’’Çok çok özür dileriz yaa... Kusura bakmayın n’olur. O hatayı yapan biziden biri değil, eşşeğin biri aramıza sızmış, farkedemedik!’’
Bu ne demek?
Siz mahalleliyle toplantı yapan mahalle muhtarı mısınız?
Siz bizim aklımızla dalga mı geçiyorsunuz?
Uzatmanın gereği de, anlamı da yok kardeş!!
Bazı şeyleri artık anlamamız lazım: şu ana kadar biz özgür olduğumuzu sanıyorduk ama değilmişiz gördüğünüz gibi.
Öyleyse yeniden bir ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ için kolları sıvamamızın zamanı gelmiştir.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; tıpkı AB gibi bunlar da, 28 üye ülke arasında tek İslam Ülkesi olduğumuz için mi bizi istemiyorlar acaba?
Bizim NATO’dan çıkmayı düşünmediğimizi anlayınca bize mobing mi yapıyorlar?
Ne dersiniz?
Saygılarımla
Sebahat Karagöz
23. Kasım 2017
ALINTIDIR AHMET KISA
BİZ BİR NATO ÜLKESİYİZ
Evet, BİZ BİR NATO ÜLKESİYİZ hem de bedelini kanımızla, canımızla ödeyerek bu hakkı elde ettik
O zaman şu soruyu sormamız gerekir:
"Bu nasıl bir üyelik
"Bu nasıl bir üyelik
Öyle ya, üye ülkeler bu birliği kurarken bazı savunma ve stratejik konularda kararlar almış.
Mesela: hepimizin çok iyi bildiği 4. ve 5. maddeler.
Ne diyordu
4. MADDE:
Taraflardan herhangi biri, taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.
5.MADDE:
Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.
Güzeellll
Bi tarafınız sıkıştığı anda feryat figan ilk önce "NATO’nun en güçlü 2. Ordusu!" dediğiniz TSK’ yı göreve çağırıyorsunuz ve biz de görev bilinci, sorumluluğuyla verilen görevi başarıyla yerine getiriyoruz.
Söyleyin bakalım, siz neden kendi koyduğunuz kurallara uymuyorsunuz ve yıllardır "iyi bir müttefiğimiz!" dediğiniz TÜRKİYE’ye neden dış kapının mandalı muamelesi yapıyorsunuz
Derdiniz ne, ne istiyorsunuz
Belçika’da 2 yıl önce yapılan toplantıda hedef tahtasına Kurucu Liderimiz M.Kemal Atatürk ve demokratik yolla seçilmiş Cumhurbaşkanımızı koyarak neyi anlatmaya çalıştınız 
Köşe yazılarınızda bu yıl birçok ülkede seçimler yapılacağı halde neden yalnızca Türkiye’yi mercek altına alıyorsunuz
Neden gazetelerinizde bizim seçimlere müdahale anlamına gelen mevcut Cımhurbaşkanını kötüleyecek yetenekli editörler aradığınız ilanlar çıkıyor 
Neden çoğunluğun oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanımızın maketini en büyük meydanlarda halkın gözüne sokarcasına bacağından asıyorsunuz
Bizi çok mu seviyorsunuz
Komik olmayın, biz aptal değiliz
Neden parasını ödediğimiz uçaklarımızı bize vermiyorsunuz
Neden etrafımızda adım başı üsler kuruyorsunuz
Neden sınırlarımızda yıllardır mücadele ettiğimiz sizin de listenizde bulunan terör örgütlerine silah, mühimmat ve her türlü yardımı yapıyorsunuz
Neden bizim savunma sistemi kurmamıza karşı çıkıyorsunuz
Neden komşumuz Yunanistan’la birlik olup Lozan Anlaşmasını ihlal etmesine, Adaları sizin silahlarınızla doldurmasına göz yumup yardım ve yataklık ediyorsunuz
"Daha da büyüyelim" düşüncesiyle birliğe katmaya çalıştığınız, terörün merkezi ülkelere veto hakkı kullanmamıza neden karşı çıkıyorsunuz
Buna benzer onlarca sorumuz hep cevapsız kalıyor.
Hani biz NATO üyesiydik
Hani biz müttefiktik
Gene bişeyler çeviriyorsunuz ama o ördüğünüz çorapları ters çevirip başınıza geçirecek zeka ve kudrette bir ülke var karşınızda
Susuyorsak saygımızdandır
Ancak sabırlar taşarsa; bu vatan için can vermeye hazır 85 milyon insan ve kendi savunma sistemlerini en modern teknolojilerle geliştirmiş, en önemlisi de yıllardır üzerine attığınız ölü toprağından kurtulmuş 100 yaşında koskoca bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ var karşınızda
UNUTMAYIN
Saygılarımla
Sebahat Karagöz – ALINTIDIR AHMET KISA