Anasayfam Yap Sık Kullanılanlara Ekle

Sitene Ekle Künye Arşiv  İletişim  rss  
ANASAYFA VİDEO GALERİ FOTO GALERİ İLETİŞİM  
 
Aydın İYİ Partide 34 Aday Adaylığı
SGK Personeline Fazla Mesai Ücreti Ödenmesini
KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN HER BİR OYA
QUA Granite, Doğaya Sahip Çıkıyor
Ahmet YENER Seçim döneminin başladığını mesajla


Aydın Haber Merkezi - EŞİNİ KAYBEDENLER
EŞİNİ KAYBEDENLER BU YAZININ EKLENME TARİHİ 25-01-2023 / 13:31 | BU YAZI TOPLAM 310 KEZ OKUNDU.
   
SANATTAN YANSIMALAR
ahmetkısa@hotmail.com
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
EŞİNİ KAYBEDENLER


EŞLERİNİ KAYBEDEN ERKEKLER... ( 1 )

Eşini kaybeden erkeklere / BABANIZA / çok iyi davranın...

Eşini kaybeden erkekler, aslında biraz da ANNELERİNİ kaybetmiş gibi olurlar... Kadınlar eşleridir, arkadaşlarıdır, tatlı tatlı atıştıkları kişidir...

Zaman zaman yakınan bireyler olsalar da, birlikte geçirilen uzun yıllardan sonra eşlerini kaybeden erkekler, kendilerini KOCAMAN bir boşlukta kaybolmuş gibi hissederler...

Artık onların çoraplarını koydukları çekmeceyi hatırlatan biri olmayacaktır...

Bahçede uzun süre kaldıklarında peşlerinden hırka elinde koşturacak kimseleri de yoktur...

İlacını içip içmediğini soran da bulunmaz...

Biraz soğuyan kahveleri için dırdır edecekleri eşleri, hayat arkadaşları yoktur...

Bunu anladıkları anda erkekler için gerçekten zor bir dönem başlar...

Yalnız başına kalakalırlar... Şaşkındırlar...

Evlere, odalara bir türlü sığamazlar...

Eskiden günün nasıl geçtiğini anlamazken, sanki şimdi saatler ritmini değiştirmiştir, bir türlü geçmek bilmez...

İşte böyle zamanlarda siz kızları ya da oğulları onları yalnız bırakmayın...

Yalnızlığını paylaşmaya, onu anlamaya çalışın...

Avutun...

Onu oyalayacak işler icat edin...

Küçük yardımlar isteyin...

Sizinle daha çok zaman geçirmesine fırsat verin...

En çok da SEVGİnizi verin...

Annenizin yerini dolduramazsınız ama yine de çaba gösterin...

Ayşe TURAL – ALINTIDIR  AHMET KISA


EŞLERİNİ KAYBEDEN KADINLAR ( 2 )

Kadın yüreği bu, gidenin ardından bakakalır... İçine düşen KOR, değil aylar, yıllarca için için yanar...

Güler, gülümsemesi yarımdır; belli etmeden içine ağlar. Avunurmuş gibi görünse de yalandır, yapmacıktır. Sırf çocukları üzülmesin diye güçlü görünür...

Aslında erkeğe inat tüm kapılar açıktır ona... / Evin erkeği evde olmamak kaydıyla Açıklama: 😄En yakın arkadaşı bile onu kocasından kıskanır...

Nereye gitse bir köşeciğe sığınmayı bilir, küçücüktür... Eşini kaybedince söz gücünü ve kendine güvenini de kaybetmiştir. Sırtını dayadığı DAĞ yoktur artık...

Daha suskundur...

Etliye sütlüye karışmaz.

Belli etmez ama tüm dertleri yüklenir. Yükünü paylaşan biri yoktur... Alışverişler, ödemeler, tamiratlar onun işidir. Zor gelir, zorun zoru... “ Haydi bunu da sen yapıver...” diyebileceği biri kalmamıştır...

İşte bu yüzden, tam da bu yüzden erkeklerin, eşlerine her şeyi öğretmeleri gerekir. Kendilerinden sonra ayakta durabilsinler diye... HAYATA karşı dirençli olsunlar diye...

Kadını güçsüz bırakmak, kadının kötülüğünedir çünkü.. Erkek gidince kadın kolsuz kanatsız kalır...

Elbette sevilenin/ sevenin arkasından üzülürsünüz: hem de çooook...

ÖLÜM sözün bittiği yerdir...

Yine de şükredecek şeyler bulabilirsiniz. Başınızı sokacak bir eviniz vardır. Çocuklarınıza muhtaç olmadan geçineceğiniz paranız da...

Bir de, bunca mutsuzluk yaşamış ve yaşayan onca kadına karşılık SİZ “ Yıllarca çok sevilmiş ve sevmiş bir kadın “ olmanın keyfini yaşamışsınızdır...

AZ şey midir bu?

Bence ne kadar ŞANSLI olduğunuzu bir kez daha düşünün ve

ASLA YAKINMAYIN...

Hepinizi çok seviyorum...

Ayşe TURAL

not: Dünkü yazıma kadınlardan o kadar çok yorum aldım ki bugün de bunu tekrar yayınlıyorum.

ALINTIDIR  AHMET KISA

 

GÜZEL BİR DÜNYA YARATILIYORSA

BUNDA HERKESİN PAYI VARDIR

Son üç yılda BAŞDÖNDÜREN hızla değişime uğrayan bir DÜNYA var.

Geceden sabaha DEĞİL

bir saat içinde bile yeni DOĞRULAR ve akıl almaz gelişmeler yaşanıyor.

Kendinizi olabildiğince bu hıza uydurun. Yoksa YABANCILAŞIRSINIZ.

Çemberin dışında kalan OYUNDAN çıkmış olur.

Sevgilerimle…

Ayşe TURAL -  ALINTIDIR  AHMET KISA 

 

Kaybolan Mesleklerden

POSTACILAR ve ÇOCUKLUĞUM

Sabah daha gün ağarmadan cin gibi uyanırsanız eğer belleğinizin ne denli berrak olduğunu farkedersiniz.

Tertemiz bir su gibi… Anımsanan her şey daha DÜN gibi… Capcanlı…

Hayatımızın tam orta yerinde dururdu POSTACI… Sokağın başından kahverengi takım elbisesi, başında kasket şeklinde armalı şapkası, omzunda asılı kalçasına kadar inen irice kahverengi deriden içi ZARF dolu şişkince çantası ile göründü mü oyunları yarıda bırakır onu seyrederdik.

Hangi evin önünde duracak, hangi kapıyı çalacak diye nefesimizi tutardık. Hatta tahmin bile yürütürdük.

Sabriyanım teyzeye mi yoksa Mukaddes ablalara mı gidecek, diye… Ah, elbette bize de gelirdi ara sıra…

Ben Karabiga’da doğmuşum ama bir bir buçuk yaşlarında Biga’ya gelmişiz. Bayram Yerinden başlayarak kıvrıla büküle giden Uzun Sokakta geçti çocukluğum.

Evimiz sokağın hemen başında, Bozacı Salih’in dükkanının yanında Nerimelerin evine bitişik, dışı tahta kaplamalı, üç katlı kocaman bir evdi.

Hem de iki kapısı vardı. Biri PORTA dediğimiz büyük diğeri daha küçük bir kapı… Büyük kapıdan depo gibi bir sürü küçük oda olan bodrum katına, birinci kata girilirdi. Orada hayal meyal inek ve keçilerin kaldığını hatırlıyorum.

İkinci ve üçüncü kata da küçük kapıdan girerdik. İçten üç katı da birbirine bağlayan tahta merdivenler vardı. Bir sürü de oda… Basamaklarında sadece biz değil tüm komşu çocuklarının EVCİLİK oynadığı merdivenler…

Arkada da incir, ayva, erik ve nar ağaçlarının; mor zambakların, karanfillerin ekili oldukları bahçemiz…

Sokağa bakan pencerelerinin önünde teneke saksılarından aşağı doğru sarkan mis kokulu karanfiller…

Sokak kapısının hemen dibine dedemin elleriyle diktiği portakal rengi çiçek açan sarmaşık… Nasıl da evin ön yüzüne sevgiyle sarılmıştı.

Bana göre masallardaki evlerin bile en güzeliydi evimiz…

Üçüncü katın penceresinden etrafı seyrederken köşeden boyunlarında fotoğraf makinası asılı turistler görünürdü. Önce bizim ev çekilirdi hemen… Çiçekler arasından görünen gülümseyen yüzümle ben… Kimbilir hangi ülkelerde sararmış fotoğraflardayım. Onlar benim ben olduğumu bilmeden…

Çok renkliydi çocukluğum… Herkes içindeydi mesela… Hakim Cemal Beyamca, Avukat Adnan Abi, BİGA Lisesinin yakışıklı müdür muavini matematik öğretmeni Ayhan Bey, Postane Müdürü Sabit Abi…

Sabit Abilerle kapı karşıydık. Önce orası kocaman bir bahçeydi. Baharda bembeyaz çiçekler açan erik ağaçları vardı. Bahçenin gerisinde de oturdukları iki üç katlı beton ev… Sonradan hemen buraya da o zamanın modası apartman dikildi.

Hayriye Hanım teyze beyaz tenli, yanakları dolgunca, güleryüzlü bir kadındı. Hep neşeliydi. Kızı Işınsu abla, ablamın arkadaşıydı. Oğulları Ersin ve Şemsi de kardeşim Bedişle benim akranımızdı…

Işın ablayla ablam o zamanların MODA ve SES mecmuaları, Fotoromanlarını alıp okurlar. Fısır fısır konuşup gülüşürlerdi.

Dikiş dikme faslına geçtiklerinde ben hemen dergileri elime geçirir bir köşeye çekilirdim. Çok roman okurlardı. Daha onlar bitirmeden ben onları da okumuş olurdum.

Çocuk seven insanlardı ki özellikle yukarıdaki evlerine çok sık giderdik. Bahçeden erik koparmamıza filan hiç kızmazlardı.

Sanırım Arnavut göçmeniydiler biz de Bulgaristan göçmeni…

NANO vardı, kimin annesiydi Hayriye Hanım teyzenin mi Sabit Abinin mi bilmiyorum.

Torunları Nano ( nine ) dediği için bizim de Nanomuzdu o… Çok becerikli bir kadındı, çok güzel yemek yapardı… En lezzetlisi de asma yaprağı ile yaptığı dolmalardı…

Bahçede oynarken kokusunu duyardım. Mutlaka sahanda ağaçların altına bize de getirir oyun arasında yerdik. Ya da muşamba serili mutfak masasında gülüş cümbüş kapış kapış atıştırırdık. Nur içinde uyusun.

Sabit Abi, işine son derece bağlıydı. Her zaman takım giyer, kravat takardı. Aynı saatte evden çıkar ve yine belli saatte eve dönerdi. İşini ciddiye alırdı belli ki!

En çok dikkatimi çeken elindeki kahverengi deriden çantasıydı… Hep şişkindi, çocuk aklımla onun da mektuplar taşıdığını düşünürdüm.

Bana göre postacıların çantaları HAYAT DOLUYDU…

Kim bilir ne hikayeler saklıydı içinde…

Ayşe TURAL – ALINTIDIR  AHMET KISA


YENİDEN YAŞAMAK

Bir sokağı yaşamak mesela...

Ya da tepeden tırnağa çiçek açmış bir ERİK ağacını yaşamak...

Bir şehri solumak belki...

Bir semti sevmek...

Hoş olmaz mı?

Bir kelebek kanadında uçmak...

Bir kaplumbağa sırtında

keşfetmek dünyayı...

Bir aşkı mesela...

Bir aşkı yaşamak...

Tutmak elinden sımsıcacık...

CAN yangını saatler...

Haydi, elinizi çabuk tutun...

Hayat sizi buruşturup

bir kenara fırlatmadan...

Ayşe TURAL – ALINTIDIR  AHMET KISA

 

 

 

 

 

 

 





 ADI SOYADI :  
 
 E-MAİL :  
 
 
 
 
 
 
YAZARA AİT DİĞER YAZILAR
 
1 - EŞİNİ KAYBEDENLER

25-01-2023 - 13:31

 
2 - GÜÇLÜ GÖRÜNMEK

21-11-2022 - 10:50

 
3 - AYDINDAYIM

09-11-2022 - 08:05

 
4 - AYŞE TURAL HANIMEFENDİDEN

23-10-2022 - 15:29

 
5 - SEVGİLİ ÇOCUKLARIM…

17-10-2022 - 08:50

 
 
DİĞER YAZILAR :  [ 1 ]  [ 2 ]  [ 3 ]  [ 4 ]  [ 5 ]  [ 6 ]  [ 7 ]  [ 8 ]  [ 9 ]  [ 10 ]  [ 11 ]  [ 12 ]  [ 13 ]  [ 14 ]  [ 15 ]  [ 16 ]  [ 17 ]  [ 18 ]  [ 19 ]  [ 20 ]  [ 21 ]  [ 22 ]  [ 23 ]  [ 24 ]  [ 25 ]  [ 26 ]  [ 27 ]  [ 28 ]
 
YAZARIMIZA AİT SİSTEMİMİZDE KAYITLI TOPLAM 137 ADET YAZI KAYITLI .
 
 



Aydın Hava Durumu


           YAZARLAR

           ANKET

Henüz eklenmiş bir anketimiz bulunmamaktadır !

Süper Lig Puan Durumu

  •   Takım Adı O G B M Av P


RSS © 2014 Aydın Haber Merkezi
Site iceriginin izinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanilmasi yasaktir
Gizlilik Ilkeleri | Kullanim Kosullari | Künye | Reklam | Iletisim