Türkiye’de çalışan gazeteciler pek çok hak ihlali ve sorunla karşı karşıya kalıyor. Bunun bir örneği 2019 yılında Hürriyet Gazetesi’nde iki gün içerisinde 45 kişinin işine son verilmesiyle yaşandı. İşine son verilen gazetecilere tazminatları da ödenmedi. Birçoğunun davası hala sürüyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) takipçisi olduğu davalarda son durumu, İstanbul Şube Başkanı, aynı zamanda işine son verilen 45 kişiden biri olan Banu Tuna ile konuştuk.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149’uncu sırada yer alan Türkiye, gazetecilik hakları açısından da geride. Gazeteciler sendikal hakları elde etme çabasının önündeki engel ise medya patronları. Demirören Grubuna bağlı Hürriyet Gazetesi’nde 2019 yılında bu çabayı sürdüren gazetecilerden 45’inin işine 2 gün içinde son verildi. Bu isimlerden bazıları evlerine “sarı zarf” gönderilerek “yönetim kurulunun işletmesel kararı uyarınca” işlerine son verildiğini öğrenirken, kimi ise yönetim katından gelen telefonla aranarak durumdan haberdar edildi, bilgisayarına giriş yapamayıp işten çıkarıldığını öğrenenler bile oldu. Tazminat hakları da ödenmeyen bu gazeteciler hukuk mücadelesi başlattı. TGS’nin de sürecin takipçisi olduğu davalarla ilgili son durumu öğrenmek ve gazetecilerin sendika haklarına dair ayrıntıları dinlemek için TGS İstanbul Şube Başkanı, aynı zamanda işine son verilen 45 gazeteciden biri olan Banu Tuna ile konuştuk.
Temizlik harekâtı
Hürriyet Gazetesi’nde 23 yıl çalıştıktan sonra işine son verilen Tuna, 2019 yılında gerçekleşen bu olayı ‘temizlik harekâtı’ diye tanımlarken, o süreçte yaşananları şu sözlerle anlatıyor:
“Aradan üç yıldan fazla bir zaman geçtiği ve hayat artık bir parça yoluna girdiği için şimdi daha serinkanlı konuşabiliyorum. O sıralarda hepimiz şaşkın ve öfkeliydik. Gazete geleneğinin Demirören Holding’e satıştan sonra değişmeye başladığının farkındaydık ancak böyle bir intikam hareketine girişeceklerini tahmin etmiyorduk. Değişen gelenek derken habercilik yapma biçiminden bahsetmiyorum, o zaten bariz biçimde değişiyordu. Çalışanlarla kurulan ilişkiden bahsediyorum. Kazanılmış haklarımızı vermeden işten çıkararak hem sözüm ona sendikalı olan bizleri cezalandırdılar hem de geride kalan sendikalı arkadaşlarımıza gözdağı vermek istediler. Çıkarılan 45 isim arasında deneyimli ve iyi gazeteciler var. Onların yaptığı gazeteciliğe de ihtiyaç kalmamıştı tabii. Nereden baksanız ‘temizlik harekâtı’ olarak tanımlanabilir.”
Gazeteciler haklarından bihaber :
Google'da Ara
Gazeteciler haklarından bihaber