Bugun...


Veli Tiryaki

facebook-paylas
Yeni kentsel dönüşüm yasası neden 'mülksüzleştirme planı' olarak eleştiriliyor?
Tarih: 12-11-2023 13:07:00 Güncelleme: 12-11-2023 13:16:00


Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası yasayı "mülksüzleştirme planı" olarak yorumladı.

BBC Türkçe’ye konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu “Zamanında dişiyle tırnağıyla çalışıp bir ev sahibi olabilmiş insanların artık kent içinde yaşama şansı olmayacak. Ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi bu” dedi.

21 maddelik kanunun öncelikli amacının, afet riski bulunan bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırmak olduğu açıklanmıştı.

Yeni düzenlemeyle beraber kentsel dönüşüm kararı için hak sahiplerinin üçte iki çoğunluğunun aranması zorunluluğu kaldırılıyor. Söz konusu karar hak sahiplerinin salt çoğunluğuyla alınacak.

Riskli yapıların tahliyesinin engellenmesi halinde güvenlik güçleri devreye girecek.

Riskli yapı denetimi, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya idareler tarafından yapılabilecek.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı 16 Ekim’de kurulmuştu.

Kiracılar ya da hak sahipleri risk tespitini engellerse, yapılar yetkililerin yazılı izniyle çilingir yardımıyla açılarak denetlenebilecek.

Riskli yapıların yıktırılması için mülk sahiplerine tek seferde 90 günden fazla olmamak üzere süre verilecek.

Tahliye engellenirse polis devreye girecek.

İstanbul'da dönüşümü hızlandırmak için başlatılan "Yarısı Bizden" kampanyasının uygulanabilmesi adına hak sahiplerine mali yardımın önü açılacak.

6 Şubat depremleriyle ilgili davalarda süreç hızlandırılacak

Yasa, 6 Şubat depremlerinin gerçekleştiği alanda yıkılamayan binalarla ilgili yargı süreçlerini hızlandırmayı da hedefliyor.

Bunun için inceleme, savunma verme, keşif ve bilirkişi incelemesi, davaların karara bağlanması gibi süreçler belirli gün sayısıyla sınırlandırıldı.

Buna göre ilk inceleme 10 günde yapılacak. Ardından da dava dilekçesi verilecek.

Bunun ardından 15 gün içerisinde savunma verilecek. Bu süre bir kereye mahsus en fazla 10 gün uzatılabilecek. Savunmanın verilmesi ya da savunma verme süresinin sona ermesiyle dava dosyası son halini alacak.

Bu davalar en geç 15 gün içinde karara bağlanacak. Kararın ardından da 15 günlük itiraz süreci olacak. İstinaf istemi en geç 2 ay içinde karara bağlanacak.

Ev sahibi ya da kiracıların numune alımına izin vermemesi engellenecek

 

TBMM’de kabul edilen kentsel dönüşüm düzenlemesi ne içeriyor?

Riskli yapıların tespiti ve Hazine taşınmazlarının değerlendirilmesi görevi kanunla birlikte Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na verildi.

Bazı ev sahipleri veya kiracıların riskli yapı tespiti yapılmasını engellediği ve kendi bağımsız birimlerinden tespit için numune alınmasına müsaade etmediği durumlarda kolluk kuvveti devreye girebilecek.

Masraflar hisseleri oranında maliklerden tahsil edilecek

Kentsel Dönüşüm Başkanlığı veya idare tarafından yapılan veya yaptırılan riskli yapı tespit, tahliye ve yıktırma masrafları, hisseleri oranında mülk sahiplerinden tahsil edilecek.

Hak sahipliği çalışmaları, hak sahibinin mevcut taşınmazının değeri ile yeni yapıda hak sahibine verilecek konut veya iş yerinin değeri gözetilerek yapılacak.

Bunun dışında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nın kararı doğrultusunda kat karşılığı, hasılat paylaşımı ve benzeri usullerle yürütülecek.

Hak sahibinin borçlanmasının gerekmesi durumunda, borçlanma bedeli üzerinden hak sahibi ile sözleşme yapılacak ve borçlanma bedelinin tamamı ödenmeden tapu devredilemeyecek.

Yoksul ve dar gelirli kimselerin borçlarını ödeyecek gücü yoksa, yapının tapuda hak sahibi ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adına paylı mülkiyet esaslarına göre tescil edilmesi mümkün.

Böyle bir durumda kalacak başka yeri olmayan hak sahiplerine oturma hakkı tanınacak.

Rezerv yapı alanları yeniden tanımlandı

Kanunda "rezerv yapı alanı" tanımı da değiştirildi.

Rezerv yapı alanı, yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere belirlenen alanlar olarak tanımlanıyordu.

Bazı yasal süreçlerde tanımın halihazırda yerleşim alanı olan yerleri içermediği tespit edildi, bunun üzerine yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesinin yolu açıldı.

Şehir Plancıları Odası ne diyor?

 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu yasayı bir mülksüzleştirme hamlesi olarak yorumladı.

2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı kanundan farklı olarak bu kez özel mülklerin de rezerv alanı olarak ilan edilebildiğini ifade eden Giritlioğlu, BBC Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, yeni yasayla birlikte bakanlığın hareket alanının genişletildiğini söyledi.

Giritlioğlu, “Bu da şunu getiriyor ki, zamanında dişiyle tırnağıyla çalışıp bir ev sahibi olabilmiş insanların artık kent içinde yaşama şansı olmayacak. Ciddi bir mülksüzleştirme hamlesi bu” dedi.

Bütün kıymetli alanların ve kent içinde potansiyel olarak yüksek değere sahip olanların artık rezerv alanı ilan edilebileceğini savunan Giritlioğlu değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“İnsanlar başka yerlere gönderilecek ve yeniden borçlandırılacak. Borcunu ödemeyenlerin mülkleri de hazineye geçecek. Onlar buralarda sosyal konut gibi buralarda sadece yaşama hakkı, kullanım hakkı elde edecek. Tam anlamıyla mülksüzleştirme süreci başlayacak.”

'Özel parselde rezerv kararı, ayrıcalıklı imar hakları üretmek demek'

Bunun çok tehlikeli bir süreci beraberinde getireceğini dile getiren Giritlioğlu, rezerv alanların kamu arazileri olması gerektiğini vurguladı.

Özel parsel üzerinde rezerv alan kararının sadece ayrıcalıklı imar hakları üretmek anlamına geldiğini öne süren Giritlioğlu, ideal süreçle ilgili önerilerini şöyle sıraladı:

“Kentin içindeki riskli bölgeler etap etap, kamu tarafından buralarda yapılmış binalara taşınmalı. Kendi alanları yenilendiğinde ya da güçlendirildiğinde insanlar geriye gönderilmeli. Sonra başka bir etapta oraya taşınmalı.”

'Bu gayrimenkul geliştirme süreci'

Yasanın her konuda büyük bir hızı beraberinde getirdiğini belirten Giritlioğlu, bunun beraberinde getireceği sıkıntılar konusunda da uyarılarda bulundu:

“Bilirkişi raporunun 15 gün içinde yazılması öngörülüyor. Can güvenliğini ilgilendiren bir konuda 15 gün içerisinde bilirkişi raporu yazılabilir mi? Böyle bir süreye hapsedilemez bilirkişi.

“90 günde çıkmazsa insanlar kolluk kuvvetiyle çıkarılıyor. Tam bir zorla tahliye süreci var burada. Doğrudan yaşam hakkını elinden alacak bir süreç. Müthiş bir acelecilik içererek hayata geçiriliyor. Bunun içinde afetle ilgili hiçbir şey yok. Bu yıkıp yeniden yapma ve gayrimenkul geliştirme süreci. Daha fazlası değil.”

'Sermayeyi değil, kamuyu önceleyen politikalar uygulanmalı'

Yasanın 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölge de dahil kimse için olumlu bir yana sahip olmadığını savunan Giritlioğlu, “Çünkü böyle bir yasa yürürlüğe girmeden de istenen her şey yapılabilirdi. Yasa yok değil ki. Önemli olan hangi niyetle uygulanacağı” dedi.

Sürecin “sermayeyi değil, kamuyu önceleyen politikalarla kurgulanması” gerektiğini söyleyen Giritlioğlu şöyle devam etti:

“Gerçekten ihtiyaca yönelik konut yapmak yolları ve seçenekleri üretilmeli. Gecekondular yıkılıyor, yerine 40 katlı binalar yapılıyor. Neden insan ölçeğinde yapılardan uzaklaştık? Bu anlamda talep odaklı, asgari koşulları taşıyan konutlar yapılmalı.

“Mahalle ölçeğinde kentsel dönüşüm kooperatifleri kurulmalı, sosyal konutlar yapılmalı.

“Barınma hakkını temin edecek çözümler yeterince devreye sokulmuş değil. Rezerv alan gibi bir şey olacaksa buranın kamu arazisi olması lazım. Bunun üzerinde kamu konutları olması lazım.

"Kentin riskli bölgelerini etap etap buralara taşıyıp, buralar güçlendirildiğinde insanlar yerlerine geri gönderilmeleri lazım. Ancak böyle bir sistemle daha sağlıklı sonuçlar alabiliriz. “

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Sizin İçin Yenileniyoruz. Sitemizi Nasıl Buldunuz


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI