
Beklersiniz...
Beklersiniz...
Oysa beklemeseniz de ilk adımı siz atsanız ne olur... Gurur ya da inat denilen şey var ya... Hep hayatımızı mahveden o...
Sonunda beklemeler de biter bir gün, küsmeler başlar... Anlaşılmamaktan doğan küsmeler... Sırtımızı döneriz başkalarına, yalnızlığımıza gömülmek adına... Doğru değildir elbette... Doğru olamaz...
Haydi ŞİMDİ tüm hırçınlıklarınızı bir kenara bırakıp, önce yakınınızdaki kişiden başlayın işe... Elinizi uzatın dostça, yüreğinizi açın sımsıcacık... Ne kadar kocaman açarsanız kollarınızı, bilin ki size sarılacak o kadar kişi bulursunuz...
Yaşamı paylaşın, sevgiyle dinleyin, çözümler üretmeye çalışın... Başkalarını düşündükçe, onları mutlu ettikçe kendinizin gitgide daha mutlu olduğunuzu hissedeceksiniz...
HAYDİ, HAYATI PAYLAŞIN...
UNUTMAYIN PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALACAKSINIZ...
Ayşe TURAL ALINTIDIR A.K.
DOĞDUĞUM MAHALLEDEN BİR GÖR ÜNTÜ ÇANAKKAŞE-BİGA
BADEMLİK YOKUŞU

Sonra işte bir gůn, hiç unutmam bir yaz gůnůnůn ikindi vaktinde, gölgeler yere düştüğünde; bahçeden sokağa açılan bůyük ahşap kapıyı usulca açtım. Etrafıma bakındım. Sokak bomboştu...
Ayaklarımı naylon terliklerime iyicene yapıştırıp, sokağın diğer ucuna doğru sessizce ilerledim. Īsmet hanım teyzelerin evinin duvarından yukarı doğru uzanan asmanın yemyeşil filizlerine diktim gözlerimi. Kaç gündür yanlarına uğramamıştım. Epeyce büyümüşlerdi.
Önünden geçiyormuş gibi yaparak, eve doğru baktım.
Penceresi açıktı...
Tül perde hafif hafif uçuşuyordu. Perdenin ardını görebilmek için daha dikkâtlice baktım. Kimse görünmüyordu. Öğle uykularından kalkmamışlardı muhtemel.
Büyük bir rahatlıkla asmanın yanına gidip, parmaklarımın ucunda yükselerek bir elimle asmanın dalını aşağıya çektim. Diğer elimle, incecik asma filizini koparıp ağzıma attığımda, perde dalgalanıp, yüzüme doğru havalandı.
O an, İsmet Hanım teyzeyi pencerede görüverdim.
Asma filizi ağzımın içinde öylece kalakalmıştı. Yutmaya çalıştım, gitmedi mübarek. Öylece uzanıp kaldı yarısı ağzımda, yarısı boğazımdan aşağı...
Her zaman beni kucağına oturtup seven, tatlı tatlı konuşan kadın panter kesilmişti. Pencereden yarı beline kadar sarkıp bağırmaya başladı:
" Demek asmanın filizlerini sen koparıorsun. Rahat bırakın şu asmacaazı da büyüsün beya!"
O korkuyla: " Anne!" diye, haykırdım ama ses cılız... Asma filizi gırtlağımda incecik titreşiyor...
" Annene, anneannene şikâyet edeceğim seni. Ayıp ayıp!.."
Neden sonra koşmaya başladım. Sanki koşmuyordum da yerimde sayıyordum. Ayağımdaki naylon terliğin altı yokuşun kaygan taşlarï üzerinde kaydı ve yere kapaklandım. Dizlerimin ve taşları avuçlayan ellerimin acısını unutamam.
İsmet hanım teyze ardımdan halå kuş gibi şakıyordu:
" Bi daha seni asmanın yanında görürsem bacaklarini kirarım!"
Asma filizini eve gidince, rahmetli annemin verdiği bir lokma ekmekle ittirebildim. O gůn bugůndůr asma filizi hiç yemem. Raat bırakalım da bůyůsünler beya!
Fotoğraf/ Bademlik Yokuşu
Faruk Kaplan- ALINTIDIR A.K.